Anlatılanları daha anlaşılır hale getirip inandırıcı kılmak amacıyla örnekler verilebilir Verilen örnekle, soyut haldeki düşüncenin somut hale getirilmesi amaçlanır. Bu yolla, anlatılanlar görünür ve anlaşılır kılınarak okuyucunun zihninde daha iyi yer etmesi sağlanır.
Yazılan; yaşanmışsa kalıcı oluyor. Büyük sanatçıların hayat hikâyelerinde bu gerçek açıkça görülür. Balzac, bir dostuna yazdığı mektubunda, “Vadideki Zambak” için: “Onu yazarken ağlamaktan kendimi alamadım.” der. Flaubert’in de: “Madame Bovary benim.” demesi başka bir anlam taşımaz. Öyle ki Madame Bovary hayatına son vermek için arsenik içtiği zaman Flaubert, o zehrin acısını bütün burukluğu ile ağzında duymuştur.
Bu parçanın ilk cümlesinde yazar, yapıtlarda, anlatılanlar yaşanmışsa o yapıtların kalıcı olduğunu söylüyor. Bu düşüncesini desteklemek için Balzac ve Flaubert’i örnek olarak veriyor.
4. Tanık Gösterme
Yazarın, ileri sürdüğü düşünceyi desteklemek, inandırıcı kılmak için, o düşünce alanında yetkin, bilinen kişilerin görüşlerine yer vermesidir. Kişilerin görüşleri aynen alınıp tırnak İçinde verilebildiği gibi, dolaylı anlatımla da verilebilir
İstanbul’un, doğal dokuyla tam bir uyum içinde olduğu söylenebilir. Mahallelerin, genellikle eğimli araziler üzerine kurulmuş olması, bu şehrin en önemli özelliklerinden biridir. Böylece her çeşit suya doğal akıntı imkânı verildiği gibi, her evin ufkunun açık olması ve güneşten faydalanması sağlanmıştır. Bu, dikkatli bir seyyah olan İtalyan yazarı Edmondo de Amicis’in de gözünden kaçmamıştır. Avrupa şehirlerinde gözün ve düşüncenin hemen her zaman dar bir çerçeveye hapsedildiğini söyleyen yazar, İstanbul’da ise gözün ve zihnin, her an sınırsız ve şirin uzaklıklara kaçacak bir yol bulabildiğini söyler.
Bu parçada İstanbul’un mahallelerinin eğimli araziler üzerine kurulduğu ve bu yönüyle Avrupa şehirlerinden olumlu anlamda farklı olduğu anlatılıyor Bu düşünce, Edmondo de Amicis’ten yapılan bir alıntıyla destekleniyor. Yani İtalyan seyyah, bu düşüncenin doğruluğunu kanıtlamak için tanık gösteriliyor.
5. Benzetme
İleri sürülen bir düşünceyi pekiştirmek, somut hale getirmek için, herhangi bir ilgi kurarak iki varlık, kavram, olay ya da durumun birbirlerine benzetilerek anlatılmasıdır. Genellikle “gibi, sanki, andırıyor, tıpkı” gibi ifadelere yer verilir.
Boğaz bu akşam o kadar güzel ki adeta bir masal dünyası gibi.
Gökyüzündeki bembeyaz bulutlar pamuk tarlalar mı andırıyordu.
Bu cümlelerde boğaz, ”masal dünyası”na; bulutlar, “pamuk tarlası”na benzetilmiştir.
6. Kişileştirme
İnsana özgü niteliklerin, insan dışındaki varlıklara aktarılmasıdır.
Uzak denizlerden gelmiş yorgun bir gemi, limanın şefkatli kollarına bırakmıştı kendini. Sonbaharın gelişiyle yapraklar, vedalaşarak ağaçlardan ayrılıyordu.
Bu cümlelerde “gemi”, “liman” ve “yapraklar”a insan özelliği yüklenerek kişileştirme yapılmıştır.
7. Sayısal Verilerden Yararlanma
Düşünceyi inandırıcı kılmanın yollarından biri de sayısal verilerden yararlanmadır. İnsanlar okuduklarının sayılarla desteklendiğini görürlerse yazıyı daha da inandırıcı bulurlar. Şunu da bilmemiz gerekir ki sayısal verilerden yararlanmaya bilimsel verilerden yararlanma adı da verilebilmektedir.
Adapazarı Şeker Fabrikası 1953’te işletmeye açıldı. Kuruluşta günde 1800 ton olan pancar işleme kapasitesi 1980’de 6000 tona çıkarıldı. Bu büyük bir gelişme.
Paragrafta Konu ve Ana Düşünce
Konu
Konu, paragrafta yazarın, üzerinde en çok durduğu kavram ya da kavramlardır. Bu kavramlar, bir durum, olay, sorun, duygu, düşünce, sezgi… ile ilgili olabilir. Yani konu olarak her şey paragrafa girebilir.
Konu, paragrafa sorulan “Yazar ne anlatıyor, neden söz ediyor?” sorularının cevabıdır. Bunu, paragrafta en çok neden söz ediliyorsa, paragrafın konusu odur, şeklinde ifade edebiliriz.
Bir çiçek, açtığı bahçeyle bir bütündür. Bunun gibi, sanatçının ortaya koyduğu yapıt da oluşturulduğu toplumdan ayrı düşünülemez. Sanatçı, toplumdan yararlanır Çiçeğin; bahçenin suyundan, toprağından beslendiği gibi. Sanatçının yapıtı da içinde bulunduğu toplumun sevinçlerinden, acılarından, bütün yaşantısından beslenin Bu, sanatta olağan bir durumdur.
Bu paragrafta, sanatçının, yapıtını oluştururken toplumdan yararlandığından söz edilmektedir. O halde parçanın konusunu “Sanatçının, yapıtını oluştururken, içinde yaşadığı toplumdan bağımsız olmadığı” biçiminde belirtebiliriz.
Başlık
Paragrafın konusunun bir ya da birkaç sözcükle ifade edilmesidir. Dolayısıyla başlığın bulunabilmesi için öncelikle konunun belirlenmesi gerekmektedir. Yukarıdaki paragrafın konusundan hareketle başlığının “Sanat Yapıtı ve Toplum” olduğunu söyleyebiliriz.
Ana Düşünce
Paragrafta, yazarın okuyucuya vermek istediği mesaj, yazıyı yazma amacı ana düşünceyi verir. Paragrafa sorulan “Yazarın vermek istediği mesaj nedir, yazar niçin anlatıyor?” sorularının cevabıdır. Bir paragrafın ana düşüncesi o paragrafın yazılış amacını bildirir.
Ana düşünce paragrafın bütününü kapsayan bir nitelik gösterir. Paragrafta “böylece, o halde, bana göre, kanımca, ama, fakat, oysa, önemli olan…” gibi ifadeler okuru, ana düşünceye götürür
Ana düşünce, paragrafın içinde bir cümle halinde bulunabileceği gibi, paragrafın genelinden de yorumla çıkarılabilir. Bu bilgiler doğrultusunda örnek paragrafın ana düşüncesini “Sanat yapıtı, sanatçının içinde bulunduğu toplumdan bağımsız değildir,” şeklinde ifade edebiliriz.
Paragrafta Yapı
Paragraf, bir düşünceyi aktarmak amacıyla bir araya getirilmiş cümleler topluluğudur. Dolayısıyla onu bir yazının küçük bir örneği olarak düşünebiliriz. Çünkü bir yazıda bulunması gereken birlik, bütünlük, anlam ve yapı uyumu gibi nitelikler paragrafta da aranır.
Bir yazı, nasıl, bir ana düşünce etrafında oluşur ve gelişirse bir paragraf da aynı biçimde bir ana düşünce cümlesi etrafında gelişir. Bir düşünce etrafında toplanan her cümle, kendinden öncekine ve sonrakine dil ve düşünce yönünden iyice bağlanmalıdır. Cümleler arasında doğal geçişler kurulmalı, boşluklar bırakılmamalıdır. Anlatımın etki gücünü artırmada bu bağlantıların büyük payı vardır.
Cümleler arasında dil ve düşünce bağlantısı:
- Bir önceki cümlede geçen sözcük ya da sözcük öbeği bir sonraki cümlede tekrar edilerek,
- Bir cümlede geçen kavram ya da sözlerin yerine, onları karşılayan adıllar, önadlar kullanılarak,
- Bağlaçlardan yararlanılarak, (ama, fakat, çünkü, ne var ki…)
- Aynı düşünce değişik biçimde tekrar edilerek sağlanır.
Aşağıdaki paragrafta cümlelerin birbirine anlamca nasıl bağlandığını ve bir bütün oluşturduğunu görelim:
(I) Biz gazeteciler, dışarıdan pek sevimli gözükmeyiz. (II) Sanırım bunun temelinde daha çok, işimizin eleştiri olması yatıyor. (III) Çünkü insanoğlu, doğası gereği, eleştiriden pek hoşlanmaz; eleştiriyi de eleştireni de hoşgörüyle karşılamaz.
Bu parçanın ilk cümlesinde bir düşünce dile getiriliyor. II. cümlesinde “bunun temelinde” sözüyle I. cümledeki düşünce açıklanarak cümleler arasında bağlantı kuruluyor. III. cümledeki “çünkü” bağlacı ve “insanoğlu eleştiriden pek hoşlanmaz” yargısı II. cümleyi açıklıyor, cümleler arasında anlamca bağ kuruyor
Paragraf yapısı ile ilgili çeşitli soru tipleri, öğrencinin, paragrafın anlam bütünlüğünü kavrayıp kavrayamadığını ölçmeye yöneliktir.
Giriş Cümlesi
Paragrafın ilk cümlesidir. Açıklanıp geliştirilebilecek genel bir yargı içerir. Kendisinden önce başka cümleleri gerektirecek sözleri (çünkü, oysa, bunda, böylece, bu durum.„) içermez. Kendisinden sonraki cümlelere anlamca bağlanmalıdır.
Sanatçılar, yaşamlarıyla ve yapıtlarıyla topluma yol göstermelidir.Okurlar; genellikle, kendi yaşamlarından izler buldukları yapıtlara ilgi gösterirler.Yukarıdaki cümleleri incelediğimizde, bu cümlelerin dil ve düşünce yönüyle kendilerinden önce herhangi bir cümleye bağlı olmadığını görüyoruz. Dolayısıyla bu cümleler bir paragrafın “giriş cümlesi” olabilir.
Sonuç Cümlesi
Paragrafın son cümlesidir. Genellikle, anlatılan konuyu bir sonuca bağladığı için, cümleleri anlamca birbirine bağlayan sözler (kısaca, ancak, oysa, çünkü, bu nedenle…) içerir. Dil ve düşünce yönüyle kendinden önceki cümlelere bağlıdır.
Hâlbuki eleştirmen, bir sanat yapıtını değerlendirirken, yapıtın dışında hiçbir şeyi dikkate almamalıdır. İşte, bizim yazın dünyamızda salt bu yüzden gerçek sanatçılar yeteri kadar ilgi görmüyor:
Yukarıdaki cümleleri incelediğimizde, bu cümlelerin “hâlbuki, işte, bu yüzden” sözcükleriyle, dil ve düşünce bakımından kendinden önceki cümlelere bağlı olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla bu cümleler bir paragrafın “sonuç cümlesi” olabilir.
Paragrafta Düşüncenin Akışını Bozan Cümleyi Bulma
Paragrafın birana düşünce etrafında örgülendiğini, paragrafı oluşturan cümlelerin de anlamca birbirine bağlı olduğunu söylemiştik. Dil ve anlam bakımından birbiriyle uyumlu bu cümlelerin arasına ilgisiz bir cümlenin girmesiyle paragrafın anlam bütünlüğü bozulur. Bu cümle, paragrafta işlenen konunun farklı bir yönüyle ilgilidir, Dolayısıyla bu cümle, başka bir paragrafta bulunmalıdır ve paragraftan çıkarıldığında kendinden önceki ve sonraki cümleler birbirine dil ve anlam olarak açık bir biçimde bağlanabilmelidir.
Paragrafın Hangi Soruya Karşılık Yazıldığını Bulma
Bu tip sorularda, paragrafta anlatılanlar, seçeneklerdeki sorulardan birinin cevabıdır. Dolayısıyla, paragrafın hangi soruya karşılık olarak yazıldığını bulabilmek, paragrafta ne anlatıldığını, yani paragrafın konusunu bulmak gerekir. Paragrafın konusu belirlendikten sonra, dil ve anlam yönüyle paragrafla uyum içinde olan soru cümlesi kolayca bulunabilir Soru cümlesi, özellikle paragrafın ilk cümleleriyle dil ve düşünce yönünden uyum içinde olmalıdır.
Paragrafta Yardımcı Düşünce
Paragraf, bir ana düşünce etrafında kurulur. Bu ana düşünceyi geliştirmek, açıklamak, desteklemek amacıyla kurulan cümleler, yardımcı düşünceleri oluşturur. Bu tip sorularda, paragraftaki yardımcı düşünceler içinde bulunmayan, söylenmeyen, değinilmeyen bir düşünce veya bir özellik sorulmaktadır. Dolayısıyla, yardımcı düşünce soruları; olumsuz ifadelerle karşımıza çıkmaktadır. Sorular, buna dikkat edilerek çözülmelidir.
1906 yılında Adapazarı’nda doğan Sait Faik, ilköğrenimini burada, ortaöğrenimini İstanbul ve Bursa’da tamamlamıştır: Üç yıllık Avrupa hayatından sonra İstanbul’a yerleşmiştir Öykülerinde de mekân olarak hep burayı kullanmıştır. Bursa Lisesi’ndeyken başlayan ilk yazı denemeleriyle, öykücülüğümüzde o güne değin alışılagelmiş bir anlatımın dışına çıkan örnekler vermiştir. Yazarın yazın hayatı da böylece başlamış olur:
Sait Faik’ten söz eden bu parçanın yardımcı düşüncelerini; “Değişik şehirlerde öğrenim görmüştür.”, “Yaşamının bir bölümünü Avrupa’da geçirmiştir.”, “Öykülerini özgün bir söyleyişle oluşturmuştur.”, “Öykülerinde yer olarak İstanbul’u konu edinmiştir.”, “Özgün bir anlatımla öyküler yazmıştır.” şeklinde sıralayabiliriz.
kaynakça:www.edebiyatogretmeni.org
Hiç yorum yok